Din, bir insan için vazgeçilmez unsurlardandır. Adeta insanın manevi gıdası gibidir. Nasıl ki insan, yemeden içmeden yaşayamazsa, dini bir inanca sahip olmadan da yaşaması pek mümkün değildir.

Dini inanç, insanın tabiatına yerleştirilmiş gibidir. İnsan, her halükarda kendisinden daha üstün bir varlığa boyun eğme, tapınma ihtiyacı hisseder. Çünkü kendisine sınırlı bir güç verilmiştir. Bu sınırlı gücü aşan bir olayla karşılaştığı zaman, hemen o büyük kabul ettiği varlığa sığınma yoluna başvurur.

Tarihten günümüze kadar yaşamış insanlara şöyle bir göz attığımız zaman, en medeni toplumundan en ilkel toplumuna kadar, hepsinin belli ölçülerde bir dini inanca sahip olduğunu görmekteyiz. Bu inançların büyük bir kısmı ilahi dinlerin izlerini taşımaktadır. Allah (cc), ilk insandan itibaren yeryüzündeki bütün insanlara kendi dinini anlatmaları için peygamberler göndermiştir. Gönderilen peygamberlerin sayısı yüz binlerle ifade edilmektedir.bir yerde yaşayan insanlar, kendi toplumlarına gelmese dahi yakınlarında bulunan toplumlara gelmiş bulunan peygamberlerden haberdar olmuşlardır. Çünkü Allah (cc), peygamber göndermedikçe hiçbir topluma azap etmeyeceğini bize haber vermektedir.

Din, insana verilen değerin bir işaretidir aslında. Çünkü gönderilen dinin gerekleri yerine getirildiği zaman, bunun sonucunda sonsuz bir ödülden bahsedilmektedir ki o da cennettir. Bu, bir insan için en büyük güzelliklerden bir tanesidir. Çünkü orada hiçbir sıkıntının olmadığı, sadece güzelliklerin yer aldığı bir ortam mevcuttur. Elbette ki her insan oraya gitmek için çaba harcayacaktır.

Gönderilen dinlerden bir çoğu bozulmakla birlikte son din olan İslam, bozulmadan hayatiyetini devam ettirmektedir. Bu da olması gereken bir durumdur. Çünkü bundan sonra herhangi bir din gelmeyeceğine göre, insanları kılavuzsuz kalmaması için bir dinin kıyamete kadar devam etmesi gerekmektedir. Şunu da hatırlatmakta fayda vardır ki, yeni bir din geldiği zaman, önceki dinlerin hükmü ortadan kalkmaktadır. Dolayısıyla insanlar, en son gelen dine göre yaşamlarını sürdürmelidirler. Çünkü dinlerde de bir gelişme aşaması görülmektedir. Her gelen din, bir önceki dinden biraz daha gelişmiş olarak gelmektedir. Son din olan İslam ise, bütün eksikliklerden arındırılmış olarak ve her çağa hitap edecek şekilde gönderilmiştir. Bunun için insanlar onda herhangi bir eksiklik bulamazlar.

Son olarak şunu söyleyebiliriz. İnsan, en güzel şekilde yaratılmıştır. Bu onun, yaratıcı katındaki değerinin ne kadar büyük olduğunu göstermektedir. En güzel şekilde yaratılmanın elbette ki bir bedeli olacaktır. O da yeryüzünde kendisini yaratana karşı sorumluluklarını yerine getirmektir. Bu sorumluluğu nasıl yerine getireceğini de bize inanmış olduğumuz İslam dini açıklamaktadır. İslam’a göre bir hayat yaşadığımız zaman ise hem ahrette ödülü hak edeceğiz hem de dünyada daha huzurlu bir hayat yaşayacağız.