Tarihçe
Anadolu’nun kuzeybatısında Karadeniz Bölgesinin batı bölümünde yer alan Kıbrıscık, Osmanlı Beyliğinin ilk devirlerinden itibaren Bitinya olarak bilinen Bolu ile birlikte Osmanlı himayesine girmiştir. Osmanlı Devletinin, Devlet yönetiminin 19. Yüzyıl başlarında iyice bozulmuş olduğu görülür. Bu dönemde halk devlet yöneticilerinden memnun değildir. Yeniden oluşturulan teşkilatlanma ile Bolu Voyvodalığı kaldırılıp, yerine daha geçerli ve disiplinli bir yönetim olan Mutasarrıflık kurulur. Bu sırada Bolu’nun 19 Voyvodalığı vardır ve bunlardan birisi de Kıbrıscık Voyvodalığıdır. Bu dönemde Kıbrıscık’da yönetim halk tarafından seçilen ayanlarca yapılırdı. Ayanların yetkileri çok genişti. Ayanlar yönetiminde 30-40 kadar köy bir araya getirilirdi ve bir ayanlık olarak idare edilirdi. O sırada Bolu ve çevresindeki ayanların bağlı olduğu voyvodaların idaresinin halka karşı tutumlarının çok sert olduğu, Kıbrısçık’ta ise bu duruma rastlanılmadığı görülmektedir. İyi bir yönetim gösteren ayanların uzun müddet iş başında kalarak halkı yönetmeye devam ettikleri gerçektir. Bugün bir çok köyde “Ayanlar” adı ile anılan sülaleler vardır ki, o zamanın idarecilerinin soylarının devamları olan akrabalarıdır. 1864-1908 Yılları arasında Kıbrıscık, Kastamonu iline bağlı Bolu sancağının bir bucağı durumundadır. 1908 Yılında II. Meşrutiyet ilan edilince, Bolu müstakil bir Mutasarrıflık oldu. 1334 Bolu Salnamesine göre Kıbrısçık’ın Bolu’ya bağlı bir bucak olduğu görülür. 1946 Yılında Seben ilçe olunca, Kıbrısçık Seben’in bir bucağı olmuştur. 1 Nisan 1958’de ise Bolu iline bağlı bir ilçe olmuştur.
Ulaşım
İlçemizin Bolu’ya uzaklığı 65 km., Beypazarı’na uzaklığı 54 km., Seben’e uzaklığı ise 50 km.dir.
Kıbrıscık’tan her sabah Bolu ve Beypazarı’na araba gitmektedir. Bu otobüsler perşembe hariç hergün 13.00 ve 15.00 da ilçeye geri dönmektedirler. Perşembe günleri İlçeye saat 11.00 ve 13.00 de dönmektedirler. Sadece Perşembe günleri Beypazarı’ na araba gitmemektedir. Bunun yerine her Çarşamba günü bir araba Polatlı’ya gitmekte ve Perşembe günü ilçeye geri dönmektedir.
Kıbrıscık-Bolu yolu ve Kıbrıscık-Beypazarı yolu tamamen asfalttır. Bütün Köylerimizin yolları asfaltdır.
Köroğlu
Köroğlu destanı herkes tarafından bilindiğinden burada detaylı olarak anlatılmayacaktır. Destanın bilinen iki rivayeti olup, bunlardan biri İstanbul, diğeri Azeri Kökenlidir. Orta Asya’da anlatılanlar Azeri rivayetine uydurulmuştur. “Köroğlu’nun Bolu yöresinde faaliyetleri hakkında sekiz resmi belgeye rastlanmıştır. Bu belgelerden en eskisi 1580, en yenisi 1585 tarihlidir. Köroğlu’nun Bolu sancağı ve komşu yörelerde faaliyetleri anlatılmaktadır. Bolu Bey’i ile Gerede Kadısı’na devlet merkezinden yazılan 1580 tarihli ilk belgede, Bolu Sancağı’nın Gerede kazasına bağlı Sayuk Köyü’nden Köroğlu adıyla tanınmış kimsenin evler bastığı, iki adamı yaraladığı, yörede yaşayanların aciz kaldıkları bildiriliyor. 9 Haziran 1581 tarihli Anadolu Beylerbeyi’ne yazılan diğer bir hükm-i şerif ise Köroğlu’nun KIBRUS (Kıbrıscık) kazasından Çakaloğlu Kara Mustafa ile birleşip celali oldukları ve yörede yağma ve tahriplerde bulundukları anlatıldığı gibi, aynı yıla ait diğer bir belgede adının Ruşen olduğu bildiriliyor. Bu vesikalarda kastedilen Köroğlu Ruşen’in destan kahramanımızdan başkası olamayacağı tam bir kesinlik kazanıyor. Köroğlu ve arkadaşı Kıbrıscık’lı Çakaloğlu Kara Mustafa’nın birlikte başlarına topladıkları 20-25 kişi ile kuzeyde Amasra, güneyde Beypazarı, doğuda Ayaş olmak üzere faaliyet sahalarını genişlettikleri anlaşılıyor. Fakat Köroğlu bu faaliyetlerini daha fazla sürdürmeyerek 1585 yılında Ankara’ya bağlı Haymana’ya çekilip mütegallibeden Mahmud’a sığınmıştır.”(Prof. Faruk Sümer) Köroğlu’nun Çamlıbel’de yaşadığı ve kervan yollarını buradan denetlediği anlaşılmaktadır. Kıbrıscık’ta ise Köroğlu’nun bugünkü Köroğlu Tepesi’nde yaşadığına, zirvede bulunan ev yerlerinin Köroğlu’na, hatta aynı yerde bulunan taşlaşmış at izinin de Köroğlu’nun atına ait olduğuna inanılmaktadır. Kıbrıscık yaylalarından kervan yollarının geçtiği ve Köroğlu’nun bu yollara buradan hükmettiği belirtilmektedir. Köroğlu Tepesi çevresinde, orman içinde birçok Çamlıbel vardır. Bu nedenle yaşadığı Çamlıbel’in kıbrıscık çevresinde olduğu muhtemeldir.
Yaylalarımız
Kıbrıscık’ ta yaylalar ve yaylacılık çok eskilere dayanmaktadır. Yaylalar insanların yaz aylarında hayvanlarını otlatmak ve dinlenmek için oluşturdukları yerleşim merkezleridir. Kıbrıscık yaylalarının büyük bir bölümü Köroğlu zirvesi eteklerinde toplanmıştır. Eskiden Polatlı, Haymana, Sivrihisar bölgelerinden gelen Türkmenler bu yerleşim birimlerinden bazılarını oluşturmuşlar ve sonra Kıbrıscık yöresindeki köyleri kurmuşlardır. Bazı yaylalar hala bu yörelerin isimlerini taşımaktadır.
Kıbrıscık yaylaları doğal güzellikleri, geniş otlakları, etrafında çam ormanları, buz gibi soğuk su kaynakları ile görülmeye değer yerlerdir. Soğuk su kaynaklarının oluşturduğu derelerde mercan, alabalık vb. balıklar bulunur. Bugün bir kısmı boş olan yayla evlerinde kiralanarak konaklama imkanı vardır.
Mimari yapı yöresel ve ilginçtir. Evlerin duvarları ağaçtan yapılmış olup, çivi kullanılmamıştır. Ağaçların baş kısımlarına kerti açılarak, birbirine geçirilip üst üste yığılması ile yapılmıştır. Çatılar elde yapılma tahtalarla kapatılmıştır. Evler genellikle tek odalıdır. Çift odalı evlerde sütlük denilen ikinci oda vardır. Odanın bir köşesinde ocak(şömine) bulunur. Ocakta odunun ateşi ile ısınılır. Yemekler de odun ateşinde pişirilir. Evlerin aydınlanması çıra ateşi ile sağlanır. Evin bir köşesinde süt makinası ile yağ ve peynir fıçılarının bulunduğu sütlük yer almaktadır.
Yaylaların temiz havası, soğuk suları, çiçek dolu kırları en önemli özellikleri arasındadır. İnsanı dinlendiren bol oksijenli bir havası vardır. Yoğurt, süt, ayran ve yağında binbir türlü çiçek kokusu vardır. Taze kuzu eti ile yapılan ızgaralarına doyum olmaz. Yayla fırınlarında yapılan yayla ekmekleri son derece leziz olmaktadır.
Yaylalarda günlük yaşam hayvancılıkla ilgilidir. Erkekler genellikle davar (koyun,keçi) ardında çobanlık yapar. Kadınlar günlük ev işlerini bitirdikten sonra gruplar halinde oturur sohbet ederler. Köyde bütün çocuklar yaylaya gider. Yaylalarda çocuk oyunları çok canlıdır. Ağaçtan yapılan çevirge denilen aletler arakes, ayıcı gibi oyunlar bunların bazılarıdır.
Yayla sonuna doğru köy gençleri (kız,erkek) köyde hasat işlerini bitirdikten sonra toplu olarak yaylaya çıkarlar. Bu gidişlerde yöre kıyafetlerinin en güzeli giyilir. Yaylada kırlara çıkılarak piknik yapılır. Kavallar çalınır, maniler ve türküler söylenir. Kısacası coşkulu bir şekilde eğlenilir.
Yaylanın son günlerinde yaylada bütün fırınlar ateşlenir. Komşular toplanarak sütle yoğurulan hamurdan yayla ekmekleri yapılır. Yapılan bu ekmekler şekil ve durumlarına göre isimler alırlar.sütlü çörek, katmerli, somun gibi isimler verilir. Kış için pişirilen yayla kuruları büyük bir özenle yapılır. Bu kuruların simit şeklinde olanına halka, diğer şekilde olanlarına kürül adı verilir.
Bu yaylalarda konuk olanlar burada yaşadıklarını ömürleri boyunca unutamazlar.
Avcılık
Konaklama
Dağ Evleri : Günlüğü; 50-100 TL
Kıbrıscık Kültür Sanat Festivali
19. Kıbrıscık Kültür Sanat Festivali ve 4. Köroğlu Zirve yürüyüşü Haziran ayında yapılacaktır.her yıl oldugu gibi universite öğrencileri milletvekilleri ve bircok vatandasımız ilçe dısından gelecektir. önceki yürüyüş Pazar günü sabah başlayan Köroğlu zirve yürüyüşünde Boludan ve diğer yerlerden gelen misafirler ve kıbrıscık halkı önce arabalarla islikayalar mevkiine gitti ve Köroğlu zirvesine yürüyüş başladı. Dönüşte ise aynı yerde katılımcılara yemek ikram edilmesiyle festival proğramı sona ermiş oldu.
Turizm
Mesire Yerleri, gezilecek görülecek yerler: Kıbrıscık’ta gidilebilecek en önemli yer Karagöl milli parkıdır. Burada konaklanabilecek motel ve bungalov evlerde mevcuttur. Özellikle yaz mevsiminde çam ağaçlarının mis gibi kokular içerisinde o temiz havayı ciğerlerinize çekmenin tadına varmanız lazım.
Ayrıca, köroğlu tepesi, otantikliğini koruyan yaylalar, alcının kaya mağaraları, Belen köyünde bulunan elönü mağaraları gezilip görülebilecek yerlerdendir. Ayrıca etrafı yeşillendirilince Kızılcaören gölü ve Nadas gölleride piknik yapılabilecek yerlerdendir.
Yapım çalışmaları devam eden yayla yolunun bitirilmesi ile çimencik ve kocaörük mevkileride güzellik alanı olacaklardır.
Eski uygarlıklardan kalma bir ören yeri olan Samra (Samranın çayırı) mevkiide görülmeye değer bir konumundadır.
Eskiden Orman işletme müdürlüğü depolama alanı olan Yayla çayırı bölgesinde bulunan binaların boşaltılması ile birlikte yatırımcıları beklemektedir. Taş binalar motel olarak değerlendirilebilir. Bölgeye ayrıca alabalık tesisi yapılabilir. Futbol sahası da bulunmaktadır.
Kıbrıscık evleri ne Göynüğün ne de Mudurnu’nun gösterişli konaklarına benzerler, onlar çatılarındaki ayyıldızları ve mütevazi kübik yapılarıyla adeta bozkır kültürünün son fakat kararlı temsilcileri gibidirler.
Fotoğraf Albümü İçin Tıklayınız
Kaynak; kibriscik.bel.tr , kibriscik.gov.tr