Çoğumuz bazen bu üç kelimeyi yanlışlıkla birbirlerinin yerine kullanmaktayız.
Patron kelimesine olumlu bakarsak; iş sahibi, yani sermayesini koyarak iş sahibi olan ve kendi işini yürütmek için eleman istihdam eden kişi anlamı çıkabilir. Patron bir profesyonel yönetici olmayıp bir iş sahibidir ve o noktaya çalışarak para kazanıp, veya miras yolu ile ya da çalışmadan para kazanıp herhangi bir şekilde gelmiş olabilir.
Patron kelimesinin kökeninde himaye eden, koruyan anlamı da vardır. Kelimenin çağrıştırdığı diğer yan anlamlar ise; emir veren, tek yetkili, dediği dedik, astığı astık ve emrindekileri himayesi altına almış, ama onlardan kayıtsız şartsız itaat bekleyen bir insan tipini çağrıştırmaktadır. Her nedense, “Patron” bende “Il Padrone” yani Sicilya’dan doğmuş bir suç örgütünün başındaki babayı da anımsatmaktadır. Bütün bu olumsuz çağrışımlardan, patron kelimesi ile Toplam Kalite Yönetimini bir türlü bağdaştıramıyorum, ama yine de yanılıyor olabilirim.
Yönetici yani “manager”, idare eden ve içeriğinde kontrol etme kavramı olan bir kelime. Yöneticilik miras yolu ile kazanılabilecek bir olgu değil; ancak eğitimle, tecrübeyle ve kendini yetiştirerek ve devamlı yenileyerek elde edilebilecek bir meslek. İyi yönetici olmak için, insanları tanımak, onlara değer vermek, onlarla iletişim kurabilmek, onları motive etmek, yetki ve sorumlulukları adil dağıtarak işlerin belirlenen hedefler ve süreler içinde tamamlanmasını sağlamak gerekli. Bütün bunlar alt kademe, orta kademe ve üst kademe yönetimi için geçerli.
Toplam Kalite Yönetimi’nde, sistematik yaklaşımlar ve süreçlerin kontrolü gibi çalışmalar gerektiği için, iyi yöneticilere ihtiyaç vardır. Yöneticiler genelde, daha önceden belirlenmiş hedefler doğrultusunda hareket ederler, her şey planlı ve programlıdır. Çalışanları ile iyi ilişkiler içinde, onların sorumluluklarını yerine getirmesini normal karşılar ve beklerler, başarılı olanları mükafatlandırır, başarısız olanları uyarırlar.
Ancak hayat sürprizlerle doludur. Her zaman beklenenler olmayabilir. Rakibin, düşmanın, çevrenin, doğanın, ekonominin beklenmeyen hamlelerinde yapılacak işler, davranışlar kitapta yazılı değildir. İşte böyle durumlarda, yöneticiler içinden liderler çıkar. “Lider” kelimesi yol gösteren, öncü anlamına gelir. Lider her şeyden önce, çok iyi bir yöneticidir. Yöneticiler insanları yönetir, duygusallığa pek yer yoktur. Ancak liderler insanları peşlerinden sürüklerler; takip edenler onları severek ve isteyerek takip ederler. Lidere inanırlar ve sayarlar.
Liderler biraz duygusaldır. Liderlikte işin içine karizma girer, motivasyonda ekstremler zorlanır. “Ben size ölmeyi emrediyorum” diyen Büyük Komutan, “Korkanlar karılarının yanına dönsün” diyen Selim, bu yöntemle savaşları lehlerine çevirmiş liderlerdir. Ama işin temelinde sevgi yatar, inanç yatar. Eğer liderini sevmiyor ve ona inanmıyorsa, ölmeyi emreden bir komutanın peşinden kimse gitmez. Lider, çalışanlarının yapmasını istediği işlerde öncülük eder, en önde kendisi vardır. Fedakarlık, alçakgönüllülük, liderliğin temelinde yatan özelliklerdir. Liderler beklenmeyen durumlarda biraz da sağduyularıyla hareket ederler, olayları hissederler. Kitleleri peşinden sürüklemesi açısından bakıldığında belki Hitler de bir liderdir, ama bir toplumu felakete götürmüştür.
Geçmişten ders almayan, başkalarının tecrübelerinden faydalanmayan, kendine çok güvenen, ekiplerini zorlayan ama kendileri fedakarlıkta bulunmayanlar, söylev ve ikna yetenekleri ne kadar iyi olursa olsun bence lider değildir.
Toplumumuzda patronların, yöneticilerin ve liderlerin iyilerine özlemimiz her gün biraz daha artmaktadır. Üçünün de iyilerine ihtiyacımız vardır.
Tanju Argun
Yönetim Danışmanı
[email protected]
http://www.tanjuargun.com
Nisan 1998
Kaynak; internet.